“Bunun zorlu ve bazen çıkmazlarla dolu bir yol olduğunu biliyorum. Ama şunu da biliyordum ki “herşeyin mutlaka bir yolu vardır” ve “hayat mucizelerle doludur”. Yeteneklerim yapabildiklerimin üstündeydi oysa ben bunları ortaya koyacak bir alan bulamıyor, potansiyelimi gerçekleştirememenin buhranını yaşıyordum. Kendi firmamı kurmama kadar geçen süreyi şimdi anlatmayacağım, onu ayrıca konuşuruz, ama bambaşka bir süreç de firmanı kurduktan sonra başlıyor, yani “herşey ayrı bir hikaye”. Ofisi hemen tutmak akıllıca değildi, zaten işimin detayları gereği müşteri ekibiyle uzun süre vakit geçirmem gerekiyordu. Fakat bir taraftan da bir ofise ciddi bir ihtiyaç duyuyordum. Gelelim işin bu kısmına, benim bir ofis için işim ve hayallerimle bağlantılı ciddi bir düşüm vardı. Düş diyorum ama değil sadece içerikle dolu bir ofis, gerçek ve canlı bir ofis, kabalık bir ofis, hareketli bir ofis.

Geçici çözümler için coworking veya hazır ofis olarak bildiğimiz bir çok açık ofis gezdim. Ya çok pahalıydılar ya da çok donuk ve ruhsuz… Verdikleri tek şey ise prestijli bir adresti aslında, hepsi bu 🙂